14 Temmuz 2011 Perşembe

İtalya Finans Krizinin Eşiğinde

Dünyayı saran kriz aldı başını gidiyor. Amerika'da Lehman ile başlayan dalga Avrupa'ya sıçradı. Avrupa tarafında çalkantı İrlanda, Portekiz ve Yunanistan ekseninde birlik borçlarının % 4'ü kadar iken bu üçlüye şimdi katılması beklenen İtalya ve İspanya ile birlikte bu oranın % 40'ı bulması bekleniyor. Avrupa Birliği'nin euro bölgesi maliye bakanları acilen toplanıyor ve hemfikir oldukları konu Yunanistan'daki krizin İtalya ve İspanya'ya sıçramasına engel olmak için Yunanistan'ın temerrüde düşmesini sağlamak. Görünen o ki kriz 3 ülke ile sınırlı kalmayacak ve sıçraması muhtemel.
Yatırımcılar ise Yunanistan'ın temerrüdünün piyasalarda yaratacağı dalga ile Avrupa'nın bankacılık sisteminin zayıflamasından çekiniyorlar. Haklı olarakta böylesi bir durumda yeni bir banka kurtarma operasyonunun devreye gireceğini ve kamu finansmanında kopma yaşanacağını söylüyorlar.
*temerrüde düşmek: Kişi borçlu ise ve borcu ödeme günü belirli ise bu günde borcun ödenmemesi ile otomatikman; ödeme günü belirli değil ise alacaklının ihtarı ile düşülecek durum. Hukuki önemi, borçlu temerrüde düşürülmeden faiz ve munzam zarar temin edilemez.
İtalya'da yaşanacak kriz en çokta Fransa'yı ilgilendiriyor. Çünkü Fransız bankalarının elinde 400 milyar dolara yakın kamu ve özel sektör borcu bulunmakta ve büyük risk onların üzerinde. Bu miktar Alman kredi verenlerinin elindeki miktarın iki katında fazla ve yabancı bankaların elinde bulunan İtalyan borçlarının % 45'i Fransızların elinde.
İtalya ekonomisi büyüklüğü ölçüsünde yaşayacağı kriz ile de diğer ülkelerden farklı bir etkisi olacaktır. Böylesi bir durumda ekonomistler 2008 krizinden daha büyük bir krizle başbaşa kalınabileceğini söylüyor. Özellikle Fransız ve Alman finans kuruluşlarının riski büyük ve bu risk euro bölgesinin de dağılmasına sebep olabilir. İtalya 1,6 trilyon avroluk borcuyla (2,23 trilyon dolar) Avrupa'nın en büyüğü konumunda ve dünyada ABD, Japonya'nın ardından üçüncü sırada geliyor. Aynı İtalya Euro bölgesinde kamu borç yükünde Yunanistan'ın ardından ikinci sırada. Ülkenin kamu borç yükü gayri safi yurt içi hasılasının yüzde 120'sine ulaşmış durumda.
Bizde ise böylesi bir kriz halinde yüksek cari açık risk olarak görülüyor. Ama Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'a göre direkt bizi etkilemeyecek ve konu ile ilgili bir ekibin oluşturulduğunu, yakından takip edildiğini söylüyor. Keza Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'da krize karşı dikkatli olmak gerektiğini, İtalya ve Yunanistan'daki gelişmelerin kaygı verici olduğunu ifade ediyor. Burada bizim açımızdan ferahlatıcı olan ise her iki bakanda 3 ay öncesinden gerekli tedbirlerin alındığını, olsaı felaket senaryolarına ilgili kurumların hazırlıklı hale getirildiğini söylüyorlar.
Takip önemli, çünkü ihracat pazarımızın % 50'si Avrupa'ya. Her ne kadar iki yıldır kayıp bir pazar da olsa, yeni pazarlar bulunmaya çalışılsa da önemi büyük buranın. Bu yeni ihracat pazarlarına dikkat etmeli, böylece ihracatımız artmaya devam edecek ve olası krizlerden az etkilenilecektir.
İtalya'yı krizden ancak sürdürülebilir büyüme çıkartabilir. Nasıl ki Türkiye'yi koruyorsa oranın da çaresi ve genelinde Avrupa'nın çaresi bu büyümedir. Bununla beraber bu dönemde Türkiye'nin ihracatını Avrupa'dan diğer bölgelere kaydırması gerçeği de korunmanın bir diğer çaresi olarak görülmektedir. Yine yargı, eğitim, iş gücü piyasası ve istihdam alanlarındaki yapısal reformların gündeme alınması gerekli. Yatırım yapanlar açısından Türkiye'nin cazibesi güven verici ortam olmasından kaynaklıdır. Önümüzdeki zaman diliminde riskler çok büyük, bu riskleri de bertaraf etmenin yolu istikrar ortamını korumaktan, dalgalı denizde gemiyi karaya oturtmadan yol alabilmesini sağlamaktan geçiyor.
Avrupa Birliği'nin içine düştüğü bu borç sarmalı, liderlerinin yönetim zaafiyetlerini ve kriz halini anlayabilmek adına Cem Kozlu'nun Remzi Kitabevi'nden yeni yayımlanan "Avrupa'ya Hayır Diyebilen Türkiye" kitabını okumanızı tavsiye ederim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Twitter